Zordur
Bir kayaya / bir kavgaya / kör bir kuyuya zincirli gibi yaşamak
Ne bir alkış / ne bir ödül
Tahammülü öğrenerek en önce
Geceyi gündüzü birbirine katmak
Doğacak günden / bir değişim / bir dönüşüm / bir uyanış ummak
Ya bugün o günse
Kaygılardan / kuşkulardan prangalar takıp bir yandan
Bütün şafakların nöbetçisi olmak
Kolaydır bırakıp kaçmak
Bu millet adam olmaz / bu harman karın doyurmaz
O ki benim bu şirin canım çekmedi
Neyimeymiş / bu kuru yerde oturmak
Onur denen bir şeyle avunup durmak
Neyimeymiş / bu kıraç toprağa tohumlar atmak
Hayat kavgadır oysa / hayat imkânsız bir aşktır
Çırılçıplak gökyüzünün kokusunda gizler kendini
Kupkuru çöllerde / dupduru suların serabı / çimli çiçekli vadiler hayalidir
Hayat yalnız sevene gösterir rengini
Sırılsıklam ıslatan yağmurlardan sonra açar gökkuşakları
Upuzun geceyi bekleyene en önce aydınlanır tanyeri
Gelin / umudun üryan nöbet erleri olalım
Kendi yağıyla / kendi kanıyla yanan bir anlık bir kandil alevi
Eşe dosta / dağa
28 Ocak, Alper Akçam