YÜRÜYEN TAHTIN HİKÂYESİ: TAHTIREVAN


YÜRÜYEN TAHTIN HİKÂYESİ: TAHTIREVAN

Bir zamanlar şehir sokaklarında böyle bir manzara görmek mümkündü…
İçinde zarif hanımefendiler ya da varlıklı beyefendiler, dışında ise onu taşıyan iki güçlü adam. Bu lüks aracın adı tahtırevandı. Farsçadan gelir: “taht” (tahta, sedir) + “revan” (giden, yürüyen) — yani tam anlamıyla “yürüyen taht” demekti.

Tahtırevanlar, 17. ve 18. yüzyıllarda özellikle doğu toplumlarında soyluların, devlet görevlilerinin ve zengin tüccarların şehir içinde kullandığı özel bir ulaşım aracıydı. İçleri yastıklarla döşenir, perdelerle kapatılır, süslemelerle zenginleştirilirdi. Dönemin şartlarında bu, adeta taşınabilir bir makam odası gibiydi.

Elbette bu lüks herkese ait değildi. Bu yüzden halk arasında ince bir sitemle söylenirdi:
“Ayranı yok içmeye, tahtırevanla gider gezmeye.”
Yani, gücü yetmediği hâlde gösterişe özenenler için söylenmiş bir söz…

Benzer taşıma araçları yüzyıllar boyunca İran, Hindistan, Çin ve Avrupa saraylarında da görülmüştür. Ancak 19. yüzyılın sonlarına doğru arabaların yaygınlaşmasıyla tahtırevanlar yavaş yavaş kaybolmuş, geriye sadece bir dönemin zarafetini ve sınıf farkını anlatan sessiz bir hatıra kalmıştır.

Hazırlayan✍️: Dünya Gözüme Kaçtı

Ardahanlı Gazeteci, Yazar, Girişimci : Mehmet Ali Arslan, www.mehmetaliarslan.tr
Daha yeni Daha eski