BİR NEFESİN ARDINDAKİ HİKÂYE: VICKS NASIL DOĞDU?
Bazı icatlar vardır ki, laboratuvarlarda değil; kalplerde başlar.
Sadece bilgiyle değil, eksilmiş bir nefesle, iyileştirilememiş bir evlatla, tutulamayan bir sözle doğarlar...
Amerikalı eczacı Lunsford Richardson, 1854’te doğdu. Kuzey Karolina’da küçük bir eczanesi vardı. Altı çocuk babasıydı. Ne var ki, o çocuklardan biri, henüz küçücükken şiddetli bir solunum yolu hastalığına yakalandı. Oğlunun acı çekerek nefes alamayışını izlemek, Lunsford için tarifsiz bir çaresizlikti. Ne denediyse fayda etmemişti.
Ve oğlunu kaybetti…
İşte o gece, bir eczacı değil, yalnızca yasıyla baş başa kalmış bir baba olarak karar verdi:
Nefes alamayan başka çocuklar da aynı acıyı yaşamasın…
Kendi küçük laboratuvarına kapandı. Raflardan aldığı doğal içerikleri tek tek denemeye başladı. Kafur… Mentol… Okaliptüs…
Her biri doğanın şifa veren nefesleriydi.
Onları yoğun bir merhem hâline getirdi. Göğse sürülünce buharı solunum yollarını açıyor, özellikle çocuklara gece rahat bir uyku sağlıyordu.
Bu formülü ilk olarak kendi ailesinde denedi. Sonuç etkileyiciydi. Öksürükler hafifliyor, çocuklar daha huzurlu uyuyordu.
Ve böylece o tanıdık formül doğdu: Bugünkü adıyla Vicks VapoRub.
Peki adı neden Vicks oldu?
Aslında bu, Lunsford’un ailesine duyduğu sevginin başka bir yansımasıydı. Kayınbiraderi Dr. Joshua Vick, tıbbî bilgileriyle ona hep destek olmuştu. Lunsford da bu katkıya minnet göstermek için ürüne onun soyadını verdi:
“Vick’s” – Zamanla bu isim sadeleşti ve bugünkü hâlini aldı: Vicks.
Ancak hikâye burada bitmedi. İlk yıllarda bu ürünü kimse ciddiye almadı.
Lunsford pes etmedi. Şişeleri eline alıp kapı kapı dolaştı.
Derken, oğlu Smith Richardson babasının mirasını devraldı. Vicks’in üretimini büyüttü, paketlemesini yeniledi, Amerika’nın dört bir yanına ulaştırdı.
Ve sonra 1918 geldi. Dünya büyük bir felaketle sarsıldı: İspanyol gribi salgını.
İnsanlar öksürük nöbetleriyle kıvranıyor, hastaneler yetersiz kalıyordu. İşte o anda, Vicks VapoRub adeta bir kurtarıcı gibi ortaya çıktı.
Sadece bir merhem değil, boğulan bir nefese sunulan bir destekti.
Şişeler raflardan hızla tükeniyordu. Üretim yetişemiyordu.
Vicks, o günden sonra yalnızca bir marka değil, bir ev kokusu oldu. Anne eliyle göğse sürülen o serin mentol kokusu, milyonlarca çocuğun hafızasında yer etti.
Ama her büyük hikâyenin bir gölgesi vardır.
Ve bu formülün gölgesinde bir baba acısı yatar.
Lunsford Richardson, kendi oğlunu iyileştiremedi belki…
Ama onun ardından bulduğu bu şifa, yüzbinlerce çocuğun hayatına dokundu.
Bugün hâlâ o kavanozun kapağını açtığınızda, burnunuza dolan mentol kokusu belki size sadece bir merhem gibi gelir…
Ama aslında o, kaybı başarıya dönüştüren bir babanın azmi'dir.
Hazırlayan ✍️: Dünya Gözüme Kaçtı
Ardahanlı Gazeteci, Yazar, Girişimci : Mehmet Ali Arslan, www.mehmetaliarslan.tr
