İSTANBUL'DAKİ SEMT İSİMLERİ NEREDEN GELİYOR.
Taşı toprağı altın dediğimiz.
İstanbul'un İlçe ve Semt İsimleri Nereden Geliyor?
✔ŞİŞLİ- Şiş yapımıyla uğraşan ve Şişçiler diye anılan bir ailenin burada bir konağı olduğu ve 'Şişçilerin Konağı'nın zamanla değişikliğe uğrayarak 'Şişlilerin Konağı' hâline gelmesiyle semtin adının Şişli olarak kaldığı anlatılıyor.
✔PENDİK-Bizans Döneminde “her tarafı surlarla çevrili” anlamını taşıyan Pantecion, Latin egemenliğinde ise “duvar” anlamına gelen Peninda-kot ismini almıştır. Bu da bizi, Pendik'in egemen olan devletlerce bir savunma hattı olarak kullanıldığı bilgisine götürür.
✔SÜTLÜCE- Bugün Sütlüce semtinin olduğu yerde Süt Menbat isimli bir Rum köyü vardı. Köyün bir köşesindeki bakır bir kadın heykelinin memelerinden su akar; bu suyun, kadınların sütünü çoğalttığına inanılırdı. Bundan dolayı semt, Sütlüce olarak anılır oldu.
✔AHIRKAPI- Marmara Denizi'nin kıyısında yer alan yedi ahır kapısından birisi olan bu semte, Padişah atlarının bulunduğu has ahırın yanında yer aldığı için Ahırkapı ismi verildi.
✔TAHTAKALE- Sözlük anlamı 'kale altı' olan Taht-el-kale'nin bozulmasıyla Tahtakale'ye dönüşen semtin, Mercan ya da Beyazıt dolaylarındaki eski sur benzeri yapının aşağı kotunda yer aldığı için bu ismi aldığı tahmin ediliyor.
✔ŞAŞKINBAKKAL- Henüz yerleşimin olmadığı dönemlerde yaz günleri denizden yararlanmak için bölgeye gelenlere bir bakkal dükkânı açıldığını görenler, burada iş yapılmayacağını düşünerek bakkala "şaşkın bakkal" yakıştırması yaptılar. Bundan sonra da semt Şaşkınbakkal olarak anılmaya başlandı.
✔EMİNÖNÜ- Osmanlı döneminde çarşıdaki esnafı denetleme yetkisi 'Emin'lere aitti. Semt, adını burada bulunan 'Gümrük Eminliği'nden alıyor.
✔TAKSİM- Osmanlı zamanında sucuların; suyu, halka taksim ettikleri yer, Taksim olarak anılmaya başlandı.
✔ÜSKÜDAR- Bizans devrinde, Skutari denilen asker kışlaları, şehrin bu yakasında yer aldığı için semt Skutarion diye anılıyordu. Bu isim zamanla Üsküdar'a dönüştü.
✔ÇENGELKÖY- Eskiden gemi çapaları bu köyde yapıldığı için isminin buradan geldiği tahmin ediliyor.
✔GALATA- Gala, Rumcada "süt" anlamına geliyor. Bir rivayete göre Galata'nın adı semtteki süthanelere gönderme yapılarak türetildi. Başka bir görüşe göre ise İtalyanca 'denize inen yol' anlamına gelen 'galata' kelimesi düşünülerek bu isim verildi.
✔BOSTANCI- Semt, adını eskiden her türlü meyve ve sebzenin yetiştirildiği bostanlardan biri olmasından alıyor
✔VELİEFENDİ- Hipodrom bir zamanlar Şeyhülislam Veli Efendi'nin sahibi olduğu topraklar üzerinde kurulduğundan semtin adı Veli Efendi'yle anılıyor.
✔ÇATLADIKAPI: Bizans zamanında yapılan surların Sidera adı bir verilen kapısı, 1532 tarihinde meydana gelen depremde çatlayınca, hem semt hem de kapı Çatladıkapı olarak anılmaya başladı
✔FERIKÖY- Semt adını Sultan Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde yaşayan Madam Feri’den alıyor. Bölgede bulunan geniş topraklar padişah tarafından Madam Feri’nin eşine bağışlanmıştı. Ama eşi ölünce semt onun ismiyle anılmaya başlandı.
✔HORHOR: Fatih Sultan Mehmet bölge civarında yürürken yerin altından su sesleri duyar ve yanındakilere, “Buraya bir çeşme yapın baksanıza ‘hor hor’ su sesleri geliyor” der ve buraya bir çeşme yapılır. Çeşme de semt de Horhor ismiyle anılıyor.
✔UNKAPANI: Bazı satış yerlerinde Arapça’da ‘Kabban’ adını taşıyan büyük teraziler bulunduğundan, buraları Kapan adını taşırdı. Sahiline buğday ve arpa yüklü gemiler demirlediğinden, semt bu adı aldı.
✔OKMEYDANI: Fetih Ordusu kuşatmanın bir kısmını burada kurulan karargâhta geçirmiş. Semtin ismi de böylelikle Okmeydanı olarak kalmış.
✔KADIKÖY -Khalkedon, Kadıköy'ün eski adı. Hikayeye göre, milattan önce 7. yüzyılda, bir kavim kendilerine yeni bir yer arar yerleşmek için ama nereye yerleşeceklerini bilemez. ... Sarayburnu'na yerleşirler, Byzantion şehrini kurarlar ve karşı kıyıya da Khalkedon yani Körler Ülkesi adını takarlar.
✔BEYOĞLU -Semtin isminin nerden geldiği konusunda çeşitli rivayetler bulunuyor. Bunlardan ilkine göre, Islamiyet'i kabul edip burada oturmaya başlayan Pontus Prensinden adını alıyor semt. Diğerine göreyse, 'Bey Oğlu' diye anılan Venedik Prensinin burada oturmasından geliyor semtin adı.
✔TUZLA-Osmanlı Döneminde ıstanbul'un tuz ihtiyacını karşılayan, burada bulunan Tuz Gölünden adını almaktadır. Yetmiş yıl evveline kadar bu gölden tuz çıkarılmaktaydı.
(Tuzla ismi tuzladaki tuz çıkarılan gölden dolayı konulmuştur göl 2000 yılında kurumuştur denizden kanal açılarak şu an lagün göl konumundadaır ismi de kamil abduş gölüdür 1921 de nüfus mübadelesi ile selanikteki türkler buraya buradaki rumlar selaniğe verilmiştir tuzla eski bir rum balıkçı kasabasıdır bu yüzden manastır ayazma ve papaz çesmesi rumlardan kalan halen ismi devam eden yerlerimizdir.Kartal Mehmet İşbiyar)
✔KARTAL-Kartal adını ilk defa Bizans zamanında sahilde balık avlamak için gelip buraya yerleşen "Kartelli" isminde bir balıkçıdan almıştır.
✔MECİDİYEKÖY -Abdülmecid, Sırbistan civarından gelen muhacirleri iskân etmek için, burada bulunan dutlukları onlara vererek bir köy kurmalarını sağlamıştır. Köye de Abdülmecid'in anısına; “Mecidiye Köyü” adı konulmuştur....
BAĞDAT CADDESİ: Bizans döneminden bu yana varlığı bilinen yol (şimdi cadde), Osmanlılar döneminde Üsküdar’dan Şam ve Bağdat yönüne giden kervanlarca kullanılıyordu.
Osmanlı ordusu, Doğu seferlerine bu yoldan çıkıyordu.
Adının Bağdat Caddesi olması bu nedenledir.
ALTIN BOYNUZ: Biz ‘Haliç’ diyorsak da Batı kaynaklarında ‘Altın Boynuz’olarak geçiyor. İsminin orjinali Rumca. ‘Hriso Keras’ Rumca'da altın boynuz anlamına geliyor. Kağıthane ve Alibeyköy derelerinin çatal vaziyette, boynuzu andırması nedeniyle bu ismi almışdır.
BAB-I ALİ: Günümüz Türkçesinde ‘Yüce Kapı’ anlamına gelen bu terim,aynen tercüme edilerek diğer dünya dillerine de girmiştir. İstanbul’da devleti temsil eden her ofis, ‘kapı’ diye anılırdı. Yani bugünün devlet dairesinin karşılığı ‘kapı’ idi. Basın kuruluşları İkitelli’ye taşınmadan önce “Bab-ı Ali” denilince akla basın geliyordu.
ABİDE-İ HÜRRİYET: Şişli’de Hürriyet tepesindeki anıtın adı. Bugünkü dille söylenirse ‘Özgürlük Anıtı’.
AĞA CAMİİ: Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi üstündeki Ağa Cami’sini
Şeyhülharem Hüseyin Efendi yaptırmıştı. Hüseyin Efendi aynı zamanda ‘Galatasaray Ağası’ydı. Bu nedenle Ağa Cami olarak anılır.
AYAZMA:İstanbul’da çok fazla sayıda ayazma var. Nedir ayazma? Hıristiyanların iİstanbul'un İlçe ve Semt İsimleri Nereden Geliyor?nançlarına göre kutsal ve şifalı su; bu maksatla ziyaret edilen yerlerdeki dini yapıdır. Her ayazmanın adını taşıdığı aziz ve azizeler için özel bir günü vardır.
BAHARİYE:Osmanlı padişahları ve vezirler, özellikle bahar mevsiminde, Haliç kıyısında
Eyüp Sultan’dan sonra gelen ve Bostan iskelesi ile Silahtarağa arasında uzanan bölgeye giderlermiş. Buraya köşkler yaptırılmış. Baharda yeğlenen bir bölge olduğu içinde ‘baharlık’ anlamına ‘bahara ait’ yani ‘bahariyye’ diye anılmış.
BALAT:Rumca saray anlamına gelen ‘palation’ sözcüğünden geldiği sanılmakta. Önce
İstanbul’un Haliç kıyısındaki kapılarından birine verilen ad, sonra bütün semtin adı oldu.
BALTALİMANI:Rumeli Hisarı’nın ötesindeki eski adı ‘Fadalya’ olan ‘Baltalimanı’, adını İstanbul’un fethi sırasında Gelibolu’daki donanmayı hazırlayan ve kuşatma sırasında gemileri bu limana getirmeyi başaran Baltaoğlu Süleyman Bey’den aldı.
Baltaoğlu Süleyman Bey Osmanlı Devletinin ilk Kaptan-ı Derya’sıydı.
BEBEK:İsmini, Fatih’in bu bölgenin muhafazasına memur ettiği bölükbaşının ‘Bebek’
lakabından almıştı. Bebek Çelebi ya da Bebek Çavuş’un bu semtte bir köşkü ve sonradan hasbahçe olan bir bahçesi vardı.
BELGRAD ORMANI:Ormanın adı, Kanuni Sultan Süleyman döneminde kurulan Belgrad köyünden gelmekte. Belgrad köyü 1521 Sırbistan seferinden sonra İstanbul’a getirilen Sırp tutsakların yerleştirilmesi amacıyla kurulmuştu.
BEŞİKTAŞ:Bu semt ‘Kone Petro’ adıyla anılıyordu. Anlamı ‘Taş Beşik’ idi. Rahip Yaşka,
Hz.İsa’nın beşiğini Kudüs’ten getirip, burada yaptırdığı kiliseye koymuştur. Hz.İsa çocukluğunda bu beşik içinde yıkanmış, bu sebeple bu kilise Rumlar arasında
‘Taş Beşik’ olarak ün yapmıştır. Rahip ölünce beşiğin Ayasofya’ya bırakıldığı söylenir.
Bu söylenti bir delile dayanmadığı için efsane niteliği taşımaktadır.
BOMONTİ:Semt adını, 1902 yılında Bomonti Kardeşlerin burada kurdukları Bomonti Bira
Fabrikası’ndan almıştır. Bu bina daha sonra İstanbul Tekel Bira Fabrikası olarak anılmıştır.
CERRAHPAŞA:Semt, buradaki cami-nin adını taşır. Camiyi 16’ncı yüzyılda, Sadra- zam Cerrah Mehmet Paşa yaptırmıştır.
Mimar Davud Ağa’dır. Cerrah Paşa camiyle birlikte çifte hamam, çeşme ve türbe de yaptırmıştır.
CİHANGİR:
Kanuni Sultan Süleyman’ın, Tophane ile Fındıklı arasındaki kıyıdan 300 basamakla ulaşılan yüksekçe bir yere oğlu Cihangir’in anısına yaptırdığı cami,
semte adını vermiştir.
AKARETLER:Avrupa yakasında,Maçka-Dolmabahçe arasında, Beşiktaş ilçesinin bir
mahallesidir.
Sultan Abdülaziz Taşlık Aziziye camisinin masraflarını karşılamak için bir vakıf kurdurmuştur,Bu vakıf gelir sağlamak amacıyla kiraya
verilebilecek binalar yaptırmıştır. Projenin tamamlanması II.Abdülhamit’e nasip olmuştur. Kira,irat getiren anlamındaki Akaret ismi bu binalara yakıştırılarak semte Akaretler adı verilmiştir.
AYRILIK ÇEŞMESİ: Anadolu yakasında, Kadıköy’den Acıbadem’e giderken
Haydarpaşa’dan gelen yolla kesiştiği yerdeki semttir.
Eskiden Trakya ve İstanbul’dan hacca gidecek olanlar burada toplanırlar ve hep birlikte yola
çıkarlarmış.
Hacı adayları yakınları ile burada vedalaşıp yola çıktıklarından semte Ayrılık Çeşmesi adı verilmiştir.
BAHARİYE:Anadolu yakasında, Kadıköy-Fenerbahçe-Moda arasındadır. Kentte yerleşimin
yaygın olmadığı dönemlerde, İstanbulluların yazlık olarak kullandıkları bir semtti.
Bir söylentiye göre, bahar aylarında semtteki hareketliliğin artması sebebiyle baharlık anlamında 'Bahariye' adı verildiğidir...
BAKIRKÖY:İlk çağlarda Hebdamon Septimus adıyla anılmaktaydı. Bizans döneminde yazlık olarak kullanılmıştır. Constantinus (Büyük) zamanında buraya saraylar,köşkler, kiliseler yaptırmıştır. Bizans'ın son döneminde Makrihori,Osmanlı
döneminde Marki Köy olarak bilinen semtin adı Cumhuriyet'in ilanından sonra Bakırköy olarak değişmiştir...
BEYKOZ:Antik çağdaki adı Amykos'dur.Beykos ismi ilk defa Bizanslılar tarafından kullanılmıştır.Bithnia Kralı ve Kocaeli valileri bu semtte ikamet etmişlerdir.Kos farsçada köy anlamındadır. Semtte oturan ünlü kişilerden dolayı yöreye Beykos denildiği ismin zamanla Beykoz'a dönüştüğü sanılmaktadır...
BEYOĞLU:Bizans döneminde yerleşim alanı değildi. Yöreye karşı yaka, öte yaka anlamında Pera ya da Peran bağları deniliyordu.Beyoğlu denilmesine ait çeşitli söylentiler vardır.
İlki Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon Rum İmparatorluğu'na son vermesinden sonra (1460) Kral ailesinden Prens Aleksisos Kommenos buraya yerleştirilmesinden dolayı bu ismin verildiğidir.
İkincisi Kanuni Sultan Süleyman döneminde burada oturan Venedik elçisinden dolayı bu ismin verildiğidir.(Yapılan yazışmalarda elçiye Beyoğlu denildiği için)
CİBALİ:Burada bulunan sur kapısı,İstanbul'un fethine katılan komutanlardan Cebe Ali
Bey adıyla anılmaya başlanmıştır. Cebe Ali Bey kapısı zamanla Cibali kapısına dönüşmüştür ve semt de Cibali ismini almıştır...
ÇENGELKÖY:Bizans İmparatoru Justinianos buraya karısı Sophia için bir saray yaptırmıştır.
ve semte Sophianea adı verilmiştir.Osmanlı döneminde bu semtte gemi çapaları imal edildiğinden adı Çengel Köyü olarak benimsenmiştir.Zamanla Çengelköy şeklini almıştır.
Bir başka söylentiye göre de; Osmanlı döneminde leventlikten
yetişen Çengeloğlu Tahir paşa (Sonradan Kaptan-ı Deryalığa kadar yükselmiştir)
bu semtte oturmuş ve yörede mescit, çeşme gibi yaptırmış ve birçok hayır işlerine önayak olmuş semtin sevilen kişilerinden biri olmuştur, semte bu sebepten onun ismi verilmiştir...
DOLMABAHÇE:Yunan mitolojisine göre Arganut ların kralı İason Karadeniz seferi dönüşünde burada karaya çıkmıştır, bundan dolayı antik çağdaki adı İason’dur. Burada
Bizans döneminde gezinti yeri olan küçük bir koy vardı. Osmanlıların İstanbul’u
almasından sonra, I.Ahmet döneminde Kaptanı Derya Halil Paşa bu koyu doldurmakla görevlendirildi ve dol-durma işleri II. Osman döneminde tamamlandı.(1614) Park haline getirilen koy Hünkar bahçesi adıyla anılmaya başlandı ismi zamanla Dolmabahçe’ye dönüştü...
EMİRGAN:IV Murat yöreyi,Revan kalesini çarpışmadan kendisine teslim eden (1635) Safevi
valisi Emirgüneoğlu’na bağışlamıştır. Bir konak yaptıran Emirgüneoğlu burada yaşamış ve semt Emirgün yada Mirgün olarak anılmış zamanla Emircan daha
sonraları Emirgan şekline dönüşmüştür.
FERİKÖY:Semtin ismi hakkında değişik söylentiler vardır. İstanbul'un ünlü Levantenlerinden Mösyö Ferry Galata da oturur ve zaman zaman bu cıvadra ava
çıkarmış. Daha rahat avlanabilmek için buraya bir köşk yaptırmış ve semtteki yerleşim bu köşk etrafında yoğunlaşır.
Yöre Ferry nin köyü olarak anılmaya başlanır ve isim zamanla Feriköy e dönüşür.
Bir başka söylentiye göre de
Osmanlı padişahı A.Mecit tarafından bugün semtin bulunduğu geniş arazi Madam
Feri ye bağışlanmıştır.
Feri’nin köyü ismi zamanla Feriköy'e dönüşmüştür...
FLORYA:Reşat Ekrem Koçu'ya göre İskender efendi namlı bir kişi burada yaptırdığı bahçeye doğduğu kasabanın ismini vermiş (Forina Arnavutluk'ta küçük bir kasabadır) isim zamanla Florya'ya dönüşmüş ve semtin ismi olarak benimsenmiştir...
İSTİNYE:Bizans dönemindeki adı Stenia zamanla İstinye şekline dönüşmüştür.
KADIKÖY:Semtin tarihi Bakır çağına kadar uzanmaktadır. Semti Megara’lı göçmenler
Khalkedon adıyla kurmuştur (İÖ 8yy) . Orhan Gazi Khalkedon un bir kısmını Osmanlı topraklarına kattı. Fatih Sultan Mehmet in kenti fethinde sonra bu yörenin bakımsız bir köy görünümünün düzelmesi için İstanbul Kadısı Hızır Beyin buraya yerleşmesini istemiştir.
Semt önceleri Kadıköy’ü sonraları Kadıköy olarak anılmıştır.
KALAMIŞ:Eski ismi yunanca sazlık ve kamışlık anlamında Kalamis iken zamanla Kalamış
şeklini almıştır.
KANDİLLİ:Antik çağdaki adı Ekhaia’dır.
Zaman zaman Göksu’dan deniz yolu ile saraya dönen
padişahlar için yakılan kandillerden yada IV Murat’ın Revan seferinden
dönüşünde bu semtteki köşkte doğan şehzadesi Mehmet için yedi gece yakılan
kandillerden dolayı semte Kandilli köy adı verilmiş, zamanla Kandilli şeklini almıştır.
KARTAL:Bizans dönemindeki adı Kartalimen dir. Semt zamanla Kartal ismiyle anılmaya
başlanmıştır. Bir başka söylentiye göre de küçük bir balıkçı köyü olan semtte yaşayan ve çok sevilen Kartelli isimli balıkçıdan dolayı önceleri Kartelli’nin
köyü olarak anılan semtin adının zamanla Kartal a dönüştüğüdür.
KAZLIÇEŞME:Burada bulunan bir çeşme semte ismini vermiştir. Bu çeşmenin üzerinde alçak
kabartma olarak kaz figürleri vardır. Bir söylentiye göre, İstanbul un fethi
sırasında baş gösteren su sıkıntısın- da uçuşan kazlar takip edilmiş ve
buradaki su kaynağı bulunmuştur. Sonraları bu su kaynağı üzerine bir çeşme inşa
edilmiştir. Günümüze kadar birçok yenilemeler gören çeşme halen semtte
bulunmaktadır.
LEVENT: Osmanlı Padişahı III Selim döneminde, Nizam-ı Cedid
askerleri için kurulan Levend kışlası semte adını vermiştir.
MAÇKA:Adının Farsça Masgah (Nişangah) tan geldiği söylenmektedir. Zamanla Maçka ya dönüşmüştür.
Bir diğer söylentiye göre de Fatih Sultan Mehmet in 1461 yılında
Trabzon'u fethinden sonra Trabzon’dan buraya gönderilen Maçkalılardan dolayı
semte Maçka adının verildiğidir.
OKMEYDANI:İstanbul’un
fethi sırasında Fatih Sultan Mehmet in otağ kurduğu yerdir. 1490 yılında Fatih
in burada on dokuz sınır taşıyla sınırları belirlenen çok geniş bir alanaTekke-i Tirendezan(Okçular tekkesi)yaptırmasıyla semt Okmeydanı olarak
anılmaya başlanmıştır.
SÜTLÜCE:Bizans döneminde küçük bir köy olan semtte (Sut membat köyü) bronzdan yapılmış
ve göğüslerinden su akan bir kadın heykeli varmış. Sütlerinin bol olması için
yeni doğum yapan kadınlar tarafından ziyaret edilirmiş bu yüzden semte Sütlüce
adı verildiği söylenmektedir.
ŞİLE: Kentte yerleşim yaklaşık İ.Ö 5000 yıllarında başlamıştır.
Şile ismi Mercanköşk olarak bilinen bir dağ çiçeğinin yunanca
adından gelmektedir. İlçe tarihte Aschil, Phile, Astere, Kilia isimleriyleanılmıştır.
Eski bir Milet kolonisi olan kent Lidya,Pers, Galat,Roma, Selçuklu,
Bizans ve Osmanlı egemenliklerinde kalmıştır.
TAKSİM:Adını 19. yy. da kurulan su dağıtım şebekesinden almıştır.
Maslak-Mecidiyeköy-Şişli yönünden gelen içme suyu burada toplanır ve dört yöne
dağıtım (taksim) yapılırdı.
UNKAPANI:Kapan Osmanlı döneminde pazaryeri, satışyeri, kontrol yeri anlamına
gelmekteydi. İstan- bul’un alınmasından sonra kente gelen gıda maddeleri
belirli yerlerde teslim alınır ve İstanbul kadısı temsilcisi, esnaf temsilcisi
tarafından denetlenirdi. Çeşitli gıda maddelerinin bu tür trafiğinin yoğun
olduğu yerlere Kapan denirdi.(Yağ kapanı, Bal kapanı gibi)Şehre gelen unların
bu semte indirilip depolandığı için yöreye Unkapanı isminin verildiğistanbul’un fethi sırasında Gelibolu’daki donanmayı hazırlayan ve kuşatma sırasında gemileri bu limana getirmeyi başaran Baltaoğlu Süleyman Bey’den aldı.
Baltaoğlu Süleyman Bey Osmanlı Devletinin ilk Kaptan-ı Derya’sıydı.